Çin'de, ebeveynler genellikle koşulsuz vericiler olarak görülür, ancak gerçekte birçok ebeveyn gerçekten "ebeveyn olma" yeteneğine sahip değildir. "Senin iyiliğin için yapıyorum" ve "kan, sudan yoğun" gibi ifadelerle duygusal kontrol ve zararları örtbas ederler; çocukları, onların düzenlemelerine aykırı hareket ettiklerinde "nankör" damgası yerleştirilir. Bu duygusal kaçırma genellikle, iyileşmemiş travmalarından, narsistik kişilik gereksinimlerinden ve çocuklarının işlevsel olarak kullanılmasından kaynaklanır. Birçok çocuk, baskı ve kayıtsızlık içinde büyür; sevgiyle değil, itaat etmeleri için zorlanarak.
Gerçek duygusal şiddet, ara sıra çıkan tartışmalar değildir; uzun süreli, sürekli ve öngörülemeyen aşağılamalar, manipülasyonlar ve zihinsel baskılardır. Bu etkileşim modeli, çocukların güven duygusunu ve öz farkındalığını derinden sarsar, kaygılı, kaçınan hatta karmaşık bağlanma stillerini şekillendirir ve bu durum ömür boyu etkili olur. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar, genellikle istikrarlı bir öz geliştiremezler; bunun yerine, "uyumlu" bir aile görünümünü sürdürmek için gerçek hislerini sürekli olarak bastırırlar.
Büyüdüğümüzde, sıklıkla bir parçalanma durumuna düşeriz: dışarıda "saygılı" bir rol oynamamız gerekirken, içimiz öfke, korku ve kaçışla doludur. Bu bir kayıtsızlık değil, bir bilinç uyanışıdır. Zamanla, "sevgi" olarak adlandırılan davranışların aslında koşullarla, manipülasyonla ve öz yansıtmayla dolu olduğunu görmeye başlarız. Bu uyanış acı verici olmasına rağmen, kendimizden sorumlu olmaya ve içsel yaralarımızı iyileştirmeye başladığımız önemli bir başlangıçtır.
Ebeveynlerden uzaklaşmayı, duygusal sınırlar koymayı seçtiğimizde, bu aileyi ihanet etmek değil, kendimizi korumak içindir. Bu "nankörlük" değil, kendi hayatımıza ve duygusal sağlığımıza saygıdır. Nesiller arası kavram farklılıkları anlaşılabilir, ancak bu duygusal şiddeti meşrulaştıramaz. Ebeveynler değişiminizi anlayamıyorsa, bu onların tamamlanmamış duygusal gelişimidir. İçsel gerçek hislerinizi korumak, yanlış anlaşılsanız bile, olgunluk ve özgürlüğe giden cesur bir yoldur. #晒出我的Alpha积分##SOL期货交易量创新高##以太坊ETF连续12周净流入#
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Çin'de, ebeveynler genellikle koşulsuz vericiler olarak görülür, ancak gerçekte birçok ebeveyn gerçekten "ebeveyn olma" yeteneğine sahip değildir. "Senin iyiliğin için yapıyorum" ve "kan, sudan yoğun" gibi ifadelerle duygusal kontrol ve zararları örtbas ederler; çocukları, onların düzenlemelerine aykırı hareket ettiklerinde "nankör" damgası yerleştirilir. Bu duygusal kaçırma genellikle, iyileşmemiş travmalarından, narsistik kişilik gereksinimlerinden ve çocuklarının işlevsel olarak kullanılmasından kaynaklanır. Birçok çocuk, baskı ve kayıtsızlık içinde büyür; sevgiyle değil, itaat etmeleri için zorlanarak.
Gerçek duygusal şiddet, ara sıra çıkan tartışmalar değildir; uzun süreli, sürekli ve öngörülemeyen aşağılamalar, manipülasyonlar ve zihinsel baskılardır. Bu etkileşim modeli, çocukların güven duygusunu ve öz farkındalığını derinden sarsar, kaygılı, kaçınan hatta karmaşık bağlanma stillerini şekillendirir ve bu durum ömür boyu etkili olur. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar, genellikle istikrarlı bir öz geliştiremezler; bunun yerine, "uyumlu" bir aile görünümünü sürdürmek için gerçek hislerini sürekli olarak bastırırlar.
Büyüdüğümüzde, sıklıkla bir parçalanma durumuna düşeriz: dışarıda "saygılı" bir rol oynamamız gerekirken, içimiz öfke, korku ve kaçışla doludur. Bu bir kayıtsızlık değil, bir bilinç uyanışıdır. Zamanla, "sevgi" olarak adlandırılan davranışların aslında koşullarla, manipülasyonla ve öz yansıtmayla dolu olduğunu görmeye başlarız. Bu uyanış acı verici olmasına rağmen, kendimizden sorumlu olmaya ve içsel yaralarımızı iyileştirmeye başladığımız önemli bir başlangıçtır.
Ebeveynlerden uzaklaşmayı, duygusal sınırlar koymayı seçtiğimizde, bu aileyi ihanet etmek değil, kendimizi korumak içindir. Bu "nankörlük" değil, kendi hayatımıza ve duygusal sağlığımıza saygıdır. Nesiller arası kavram farklılıkları anlaşılabilir, ancak bu duygusal şiddeti meşrulaştıramaz. Ebeveynler değişiminizi anlayamıyorsa, bu onların tamamlanmamış duygusal gelişimidir. İçsel gerçek hislerinizi korumak, yanlış anlaşılsanız bile, olgunluk ve özgürlüğe giden cesur bir yoldur. #晒出我的Alpha积分# #SOL期货交易量创新高# #以太坊ETF连续12周净流入#